“Maskeyi sadece maskeli balolarda takarım, insanların arasında dolaşırken değil.”[1] İlkin, titiz Uzakdoğulu turist gruplarının yüzlerinde gördük; yadırgadık. Fazla “vesveseli” bulduk. Protesto gösterilerinde polis biber gazını devreye soktuğunda, vaz geçilmezimiz hâline geldi, hele ki Haziran 2013 protestolarında yüzümüzden eksik etmez olduk. Öyle ki o günlerde maske doğrudan gözaltı nedeniydi.
Polisin savcının önüne “şüphelinin yüzünde maske vardı” notunu koyması, tutuklanmanızın neredeyse güvencesiydi. Sonra… Sonra birden maske takmak zorunlu hâle geldi. Bu kez güvenlik güçleri maske takmayanların peşine düştü. Belli ki otoritelerin maske ile ikircimli bir ilişkisi var. Aslına bakılırsa, insanların da öyle… Kâh gizlenmek, anonimleşmek için takıyorlar maskeyi, kâh görünebilir” olmak, bir şeyleri ifade edebilmek için. O zaman biraz insan-maske ilişkilerinin
tarihine bakalım mı?